23 Eylül 2017 Cumartesi

Kader Nedir?

Allahü Teâla'nın kadim ilminin icmâlen (topluca) eşyaya bağlanmasına kazâ, bu ilmin tecelli etmesine de kader denir. Ehli Sünnet mezhebinde Eş'arî ve Matüridî kader inancı farklıdır. bunlar mütalaa edilirken, insanın kalbine şüphe düşebilir; ''özgür irade'' meselesi sual edilebilir. bu mevzular ince birer mesele olduğu için, anlaşılması için İslâm âlimleri çok risâle yazmışlardır. Bu izahatlar, umumiyetle Matüridî itikadına bağlı hanefî âlimler tarafından yapılmıştır.

İmam Ebu Hanife, Fıkh-ı Ekber'inde şöyle diyor: ''Dünyada ve ahiretteki her şey, Allah'ın iradesi, dilemesi, kazâsı, kaderi ve Levh-i Mahfuz'a yazmasıyla olur. Fakat bunu vasf halinde yazmıştır. Yani her şey için, falan şey kendi ihtiyarı ile şöyle olur, filan kimseler kendi ihtiyarı, beğenmesi, dilemesi ile kâfir olur, filan kimse dilemesi ile mümin olur ve diğer şeyler, istidadları (kabiliyetleri, meyilleri) bakımından şöyle olur diye sıfatları ve halleri ve kulların iradeleri ile kasıtları var olmaya sebep olur diye yazmıştır. Yoksa; filan kimse şöyle olsunlar, böyle olsunlar diye yazmadı''.

Muhammed Akkirmânî, İrade-i Cüziyye adlı risâlesinde diyor ki: ''İmam Matüridî bu mevzuyu açıklayarak şöyle buyurdu: 'İrade-i Cüziyye, bir varlık değildir. Bu, kullarda bir haldir. Kuvveti, bir şeyi yapmakta veya yapmamakta kullanmaktır. Kul, bir şeyi yapmak irade edince, Allahü Teâla da o işi irade ederse, o iş yaratılır. kul irade etmezse, irade olmadığından, Allah o işi yaratmaz. şu halde kul iradesini ibadete sarf edince Allah, ibadeti yaratır; iradesini kötülüğe sarf edince, Allah kötülüğü yaratır. Bu nedenle kul işlerinden mes'ul olur. O halde bir işin yapılması, ihtiyarî hareketi dört şeyle meydana gelmektedir:

1) O işi tasavvur etmek, hatırlamak,

2) O şeyden lezzet duymak,

3) Sonra, cüz'î iradeyi kullanarak harekete başlamak,

4) Hareketin meydana gelmesi.

Birinciyle ikinciyi Allahü Teâla yaratıyor. Çünkü tasavvur ile şevk, var olan şeylerdir. Var olan şeyler ise yaratılmaya muhtaçtır. İrade-i cüziyye kuldan geliyor. Hareketi yaratan, Allahü Teâla'dır. üstelik, kulu harekete başlatan ve iradeyi kullandıran şevk ve tasavvur; allah tarafından yaratılılır, hareket de böylece vücuda gelir''.

Ebussud Efendi'nin Kader meselesi hakkındaki bir suâle cevabı ve izahati:

Suâl: Din bilgisi kuvvetli olan bir kimse, nefsine uyup gece gündüz günah işlese, tanıdıkları kendisine nasihat ettiklerinde 'Benim içki içeceğimi Allah ezelde takdir edip Levh-i Mahfuz'da yazmıştır, onun için ister istemez, bu günahları bana yaptırmaktadır dese, yani insan kaza ve kadere mağluptur, bunları yerine getirmeye mecburdur dese ve bunları ispat için aklî ve naklî deliller getirerek dese ki: 'Allah hiçbir şeyi yaratmadan önce, yapacağı şeyleri biliyordu. Yaratmayacağı şeyleri de biliyordu. Bunlar elbette meydana gelecek ve gelmeyecektir. İnsan bunlara müdahale edemez. Zira Allah (Ebu Leheb'in elleri kurusun. nitekim kurudu da!) diyerek kitabında bu vaziyetten haber veriyor, bunlar iman ederse ilm-i ilâhi yanlış çıkar, dolayısıyla bunlar kâfir olmaya mecburdur; o halde hiçbir kâfir küfre müstahak değildir, bunlar kâfir olmaya mecbur oldukları için kâfir olmuşlardır; demek ki insanlarda hür irade yoktur', bu kimseye ne cevab verilir?

Cevab: Kur'an-ı Kerim'de haber verilen kâfirlerin küfre mecbur olmaları ve bunların imana çağrılmaları, ellerinden gelmeyen bir iş istemek olacağı da, yanlış bir sözdür. Çünkü ilim, maluma tabidir. Allahü Teâla, olacak şeyleri, olacağı için biliyor. Kur'an-ı Kerim'de haber verilen şeyler de, olacakları için bildiriliyor. Bir ressamın at resmini yapması, at o şekilde olduğu içindir. Yoksa atın o şekilde olması, ressam öyle yaptığı için değildir. Kur'an-ı Kerim'de Allah'ın bazı kimselerin imana gelmeyeceklerini bildirmesi, onlar kendi arzuları ile küfür üzere kalmaya niyet edip iman etmek istemedikleri içindir. Dolayısıyla Allah iman halini onlarda yaratmaz. Zira bu hayattaki her şey sebeplere bağlıdır. Yoksa bunların kâfir olması, Allah bunları kâfir bildiği ve haber verdiği için değildir. Eğer Allahü Teâla ezelde bunların kâfir olacağını bildiği için bunlar kâfir olmaya mecbur kalsaydı, Allahü Teâla'nın kendi yaratmasında da iradesi olmayıp mecbur kalması icâb ederdi. Zira, kendi yaratacaklarını da önceden biliyordu. o halde Allah kendi yarattıklarını yaratmaya mecburdur, zira bunu önceden bilmektedir denilebilir mi? O halde bunlar, kendi iradeleri ile kâfir oluyor, Allah bunu ezelden bildiği, haber verdiği için değil.

Hülâsa olarak İmam-ı Rabbânî Hazretleri, 289. mektubunda şöyle demektedir:

''İşte Ehli sünnet âlimleri diyor ki, kullarına ihtiyarî hareketlerini, işlerini Allahü Teâla icad etmekte, yaratmaktadır. Onun kudreti ile var oluyorlar. Fakat insanın kudreti de işe karışmaktadır. İstekli hallerimiz Allah'ın kudreti ile yaratılır ve bizim kudretimiz ile kesbedilmiş olur''.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder